Fiziksel, sözel, ilişkisel ya da siber yollarla bir başka kişi üzerinde tekrarlanan güç kullanımı anlamına gelen ‘zorbalık’, toplumun her kesiminde artan bir şekilde kendini gösteriyor. Çocuklarda daha çok vurma, alay etme, ittirme, izinsiz eşya alma, tehdit etme olarak karşımıza çıkan zorbalık, ilerleyen yaş gruplarında, daha çok ‘ergen’ gruplarda karşı cinse ait özel resim isteme, o resimle şantaj yapma, cinsel birliktelik için zorlama davranışlarına dönüşüyor. Peki ebeveynler çocuklarının zorbalık yaptığını anlıyorlar mı? Anladıklarında tavırları ne oluyor?
‘EBEVEYN ‘OLUR, ÇOCUKTUR’ DİYOR’
Psikiyatrlara göre, ebeveynler genellikle çocuklarının zorba olduğunu kabullenmek istemiyorlar. Çoğunlukla okulun yönlendirmesiyle psikiyatr desteği alan ebeveynler, kendilerine gösterilen video veya ses kaydıyla kabullenmek zorunda kalıyorlar.
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Genel Sekreteri Mahmut Cem Tarakçıoğlu, durumu kabullenen ebeveynlerin aksine bazı ailelerin ‘olur, çocuktur’ diyerek zorbalığı görmezden geldiğini söylüyor. Ebeveynlerin tavrı, çocuğun yaşına veya ebeveynin kendi öyküsüne göre de değişiklik gösterebiliyor. Kendisi zorbalığa uğramış bir ebeveyn çocuğunun zorbalığını daha erken fark edebilirken bu kavramı hiç duymayan biri ‘abartmayın’ diyerek yaklaşabiliyor.
Aile içinde şiddete maruz kalan çocuklarda zorbalık eğilimine daha fazla rastlandığını belirten Tarakçıoğlu, “Okulda kayıtlar olunca, video kaydı gösterilince ebeveyn öyle psikiyatra gelebiliyor. İlk başta ebeveyn kabul etmese de eninde sonunda kabul etmek zorunda kalıyor. Şu da bir gerçek, zorbalık yapan çocukların çoğu da zorbalığa uğramış çocuklar. Ebeveyn, ‘benim çocuğum yapıyor ama ona da zorbalık yapıyorlar’ diyor. Zorbalık yapan genelde bir çocuktan ibaret değil, gruplaşma oluyor” diye konuşuyor.
‘OKULLARIN ZORBALIĞA KARŞI POLİTİKASI OLMALI’
Genelde mağdurların kendi istekleriyle tedaviye başvurduğunu fakat zorbalık eğilimi gösterenlerin de zamanında tedavi alması gerektiğini belirten Tarakçıoğlu, zorbalığın en sık okulda görülmesinden dolayı okulların zorbalığa karşı bir politikasının olması gerektiğini belirtiyor.
Öğretmenlerin bilinçli olması, küçük olayları geçiştirmemesi, çocuklara zorbalığın ne olduğu konusunda bilginin verilmesi gerektiğini aktaran Tarakçıoğlu, “Tamamen bitirilemez ama sıklığı azaltılabilir. Amerika’da zorbalık 10 sorundan birisi. Fakat bize de o trend yavaş yavaş geliyor” diyor.
İNKAR EDEN, KABULLENEN VE KENDİSİ ZORBAYA DÖNÜŞEN AİLELER
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Prof. Dr. Sevcan Karakoç, üç farklı aile tutumundan bahsediyor. İnkâr eden ebeveynler, kabullenen ebeveynler ve kendisi zorbaya dönüşen ebeveynler… ‘Okulun tutumu yanlış’, ‘olay yanlış anlaşılmış’ diyerek inkâr eden ebeveynler, tedavi almak yönünde bir adım atmıyor. Kabullenen ebeveynler, neden olduğunu, çocuğunun hangi durumlarda zorbalığa yöneldiğini anlamaya çalışıyor. Çocuğunun zorba olduğunu söyleyenlere karşı zorbaya dönüşen ebeveynleri ise Karakoç, “Okula gidip tehditte bulunma. Okul ve aile ile ilgili şikayetlerde bulunma ve sözel zorbalık gösteren aileler var” sözleriyle açıklıyor.
Çoğu ailenin tedaviye gönüllü gelmediğini belirten Karakoç, “Okulun psikiyatra yönlendirmesiyle gelen ailelerin bazıları, ‘Okul yolladı ama bizim çocuğumuzun bir şeyi yok’ diyerek geliyorlar. Bir diğeri ise ‘Evet, böyle bir durum var. Destek almak istiyoruz’ diyerek geliyor. Daha çok inkarla gelen aileleri görüyoruz. Çocuk evde de şiddete başvuruyor, annesinin üzerine yürüyorsa, küfürlü konuşma, inatlaşma, davranış sorunları gösteriyorsa aileler durumu kabul ederek geliyorlar” diyor.
‘CEZA VE YAPTIRIM YOKSA ÇOCUK SUÇA ÖZENDİRİLMİŞ OLUYOR’
Dürtüsel, o anda şiddet davranışı göstermek dışında bilinçli yapılan zorbalığın da olduğunu söyleyen Karakoç, bilinçli zorbaların evde ve otorite karşısında uyumlu ve itaatkâr davranırken sosyal gruplarda yaşıtlarına zorbalık yapabileceğini ifade ediyor. Şikâyet olmazsa evde uyumlu, dersini çalışan bir çocuğun zorbalık yaptığından ailenin haberinin olamayacağını belirten Karakoç, “Düzgün bir profil çizip dış dünyada neler yaptığını, duygusal, fiziksel ya da her türlü zorbalığından ailenin haberi olmayabilir” diye konuşuyor.
Ekonomik koşullar, yargı sistemi, internet ortamı, şikayetlerin nasıl değerlendirildiği gibi başka faktörlerin de şiddeti veya zorbalığı tetikleyeceğini ifade eden Karakoç, “Suça sürüklenen çocuk belirli bir yaşa gelince bir ceza almıyor, bir yaptırım uygulandığını görmüyorsa bu zaten suça özendirmek oluyor. Koruma sadece ruh sağlığı açısından değil genel ülke politikası içerisinde ele alınmalı. Mesela okul dışı bir genç olmamalı. Şiddet davranışını sadece ruh sağlığı sorunu gibi görmememiz gerekiyor” diyor.
‘SİSTEMİN, KÖTÜLÜĞÜ YOK ETMEK ÜZERİNE İLERLEMESİ GEREKİYOR’
Karakoç, toplumda zorbalığa uğrayan kişiler için ‘Ne yaparsam yapayım zaten serbest kalacak’ algısının oluştuğuna da dikkat çekerek, “Öğrenilmiş çaresizliğin içerisinde hepimiz sürükleniyoruz. Bu ülkede mağdurların her zaman mağdur edilmeye devam ettiği, suçluların suçunun yanına kar kaldığı öğrenilmiş oldu” diyor.
Karakoç, sosyal hizmet uzmanları tarafından riskli olarak saptanan çocuğun okuldaki veya okul dışındaki davranışlarının incelenebileceğini söylüyor.
Karakoç, pandemi sonrasında zorbalık vakalarında artış olduğunu aktarıyor. Siber zorbalığa da dikkat çeken Karakoç, “Bu kadar yoğun internet çağında siber zorbalık, şantaj arttı. Giderek daha bencil, daha haz odaklı bir nesille devam ediyoruz. Ülke genelinde de liyakat olmadığı için, ahlaklılık sadece din temelli gittiği için bu alanda da ciddi artışlar var. Öyle ki bazen 3-5 ilacı birden verdiğimiz, okula gölge öğretmen yolladığımız, bazen hastane yatışına bile başvurduğumuz durumlar olabiliyor” diyor.
Karakoç, pandemide artmasının nedenini ise yaşamın anlamının sorgulanması, okuldan uzak kalınması, ekonomik sıkıntılar gibi sebeplerden kaynaklı insanların kendi istediği doğrultuda yaşama yönelmesi olarak açıklıyor. Karakoç, şiddet içeren görüntülere maruz kalmanın, şiddet içeren oyunlar oynamanın da artışa neden olduğunu ifade ediyor. Buna her gün işlenen kadın cinayetlerini, çocuk cinayetlerini, sağlık çalışanlarına şiddeti örnek gösteren Karakoç, “Artık tamamen normalleştiriliyor. Kötülük her insanın içerisinde var ama sistemin, bu kötülüğü yok etmek üzerine ilerlemesi gerekir” diyor.